24 Eylül 2021 Cuma

Yirmi Dört Eylül ~

 24.09.2021...

-23.47-


(Bu bir yapılacaklar listesidir.)




Dün, kendi paramı kazanmanın zevkini bir kez daha altı saatliğine de olsa tattım. Elli lira elli liradır mantığıyla girip bulaşık yıkadım. İş çıkışı da kendimi yarısından fazlasını harcayarak ödüllendirdim. Boğazıma düşkün olduğum için -aslında keyfime düşkün olduğum için- bir miktar kendimi suçluyorum. Ama olsun. 

Şehir değiştireli iki hafta olmuşken hayatımı da yine kendi isteğimle bir miktar değiştirdim. Düzeleceğine inanmadığım bir ilişkiyi tüm risklerine rağmen düzelttim. Hayat bir kumarsa oynamak zorundayım mantığıyla "Bunu kendin istedin, sonu kötü olursa kendin katlanacaksın," cümlesini işittim. Bu kumarda elimi de açık oynuyorum, blöf yok, içimden geleni söylüyorum. Yine de... Manik atak mı geçiriyordum acaba gerekli konuşmaları yaparken diye düşünüyorum şu an. Çünkü insan biraz olsun mantıklı olur. Bakıcaz...

Dünün akşamında güzel bir hamburger yedikten sonra üzerime çift kaban geçirip sahile gittim, saatlerce oturdum, kahve içtim arkadaşımla. Kitaplardan tut şiirlere, ilişkilerden tut fikirlere, ne varsa konuştum. Karşımdaki insanın sakin yapısının da verdiği huzurla "İşte bu yüzden seviyorum farklı insanlar tanımayı," diye geçirdim içimden. Ha bir de, hep aynı tip insanlarla vakit geçirdiğimde hep aynı şeyleri konuşuyorum ve bir süre sonra ne bir gelişim ne bir değişim yaşamadığımdan, sıkılıyorum olan bitenden. Bu memleketin güzel huyları var, insanı depresyona sokmuyor, sıkmıyor. Normal herhangi bir insanın yapması gereken ama Türkiye şartlarında pek bulunmayan bir kibarlıkla karşılaştığımda -mesela günde on tane araba bana kibarca yol verdiğinde- "ULAN MEDENİYET BEĞĞ..." diye bu şehre bağlıyorum durumu. Vay halimize. 

Bir yapılacaklar listesi vardı, twitterımda da paylaşmıştım. Birkaçını aradan çıkardım aslında. Bu sabah sabah kahvaltısını börekle hallettim mesela. Böreğe pudra şekeri atma şerefini bana layık gördü grup. Hoşuma gitti, şekerini atması da, sonra onu yemesi de...

Geldiğim ilk birkaç gün içinde yürüyüşümü yaparken yeni salıncaklarda da midem bulanana kadar sallandım sahile doğru zaten. 

Deniz kızında kahvaltımı da etmiştim o çok sevdiğim poğaçayla. 


Kampımı yaparken okeyin yanına kivi çayımı da içtim. Ekstra olarak yine bugün, falafel denedim. Üstüne tatlımı yiyip çayımı da içtim. Mis...

Şimdi bir yanım diyor ki kurduğun düzen her an tepetaklak olabilir çıkar bokunu. Öbür yanım "Yavaş," diyor. "Sindire sindire..."

Devamı nasıl olur bilemiyorum ama tüm kaygılarıma rağmen, gelmeden önceki tüm mutsuzluğuma rağmen bir şeyler bir şekilde yolunda. Camdanmış gibi, her an kırılacakmış gibi ama yine de yolunda. Şimdi bana, illüzyon mu yoksa kalıcı mı bilemediğim bu düzenin keyfini çıkarmak düşer.


NEFES AL-!