8 Ağustos 2021 Pazar

***

Hediyelerimi paketlemem gerekiyor ama kendimi bilgisayarımın karşısında buldum. Bu da demek oluyor ki yazma vaktim gelmiş. Neredeyse üç aydır yazmıyorum. Aylar hızlı geçti. Gerçi zaman, yaşarken hızlı geçmiyor. Harcanıp bitirildiğinde fark ediliyor hızı. Bu üç ayı kendime özetleyecek birkaç kelime yazacağım.

Buzlu bardak, kahve, küfür, yorgunluk, heves, arı, yeni, eski, iltifat... Bir sürü kelime daha çıkarabilirim. Hatırlamak isteyeceğim ve istemeyeceğim bir sürü şey yaşandı. Bugün bir değişiklik yapacağım. İç dökmek için yazmak yerine, ileride okuduğumda beni mutlu edecek detayları yazacağım.  Ben hatırlamak istemediklerimi arka plana atıyorum şimdilik.

Bir kafede işe girdim. Sırf kendim için. Keyif alacağımı düşünmeden hem de. Başlarda çok yorucu olan bu işe alışınca tüm eksi yönlerine rağmen acayip keyif aldım. Ben sosyal bir kelebeğim. Yeni insanlar görmeye bayılıyorum. Kafe de bunun tam ortamı. Bir sürü yeni insan tanıdım. Bunları hatırlamak istiyorum.

Avukat Bey var mesela. Başta bana yapmacık gelen tavırlarının sonradan kendine has şeyler olduğunu fark ettiğim Avukat Bey'in bir de arkadaşı var. Ortaç. Kibar, sakin, kedi aşığı biri. Bir sürü kedi besliyor ve aşçı. Bir diğeri de Çikolata. Çikolata nasıl bir insan? Biraz pinpirikli. Bir ara hiç alakam olmayan bir anda ona neden baktığımı, oturuş şeklinden rahatsız olup olmadığımı sordu. Dedim "yok canım, rahatınıza bakın lütfen." Ona bakmıyordum, masalardaki boşları kontrol ediyordum tabi o arada. Sonraki gelişlerinden birinde bana çikolatalarından birini verdi.

Bir diğeri de Gurur. Gurur'la pek muhabbet etme şansım olmadı. Sadece bir defa bana "Bir süredir yoktunuz," dedi. "Yukarı kattayım, oraya da beklerim," dedim. Yokluğumun fark edilmesi hoşuma gitti tabi. Gurur gelip kendi işine bakan, kibar biri. Kulaklığını takıp dersini çalışıyor hep. Neredeyse her gün geliyor ve ben her kül tablası boşalttığımda bana kibarca teşekkür ediyor. Çalıştığım kafeye eskiden tek başıma gittiğimdeki, kitap okurkenki halimi hatırlatıyor bana.

Nur ve onun koca arkadaş grubu en sevdiklerimden oldu hep. Çok eğlenceliler, yaşlarına göre de fazlasıyla olgunlar. O gruptan bir arkadaş sonradan yanımda çalışmaya başladı. Ablasının gülü be. Ha, Nur'la da en sevdiğim şehirle ilgili ortak bir yönümüz var. 

Gamzeli var. Onunla hep görüşebileceğimden eminim. Baya arkadaşız artık. Bana bir güzelliği oldu sağ olsun, memlekette guitar hero kıtlığı var sanıyorken nereye açıldığını onun sayesinde öğrendim. Bir defa kendi başıma gittim, sonra da onunla. Artık arada otururuz, o yine sodasını içer, ben filtre kahvemi içerim. Güzel olur.

Mete Amca... En çok sevdiklerimden biri oldun. Tüm yaşlı insanlar senin gibi güzel insanlar olabilseler keşke. Naif düşüncelerin, sanat müziği sevgin, sohbetin çok güzeldi. 

Dışarıda karşılaştığımızda bana "Kıvırcık!" diye seslenip muhabbet eden, sıcak diye soğuk bir içecek almayı teklif eden, her gelişinde bana harnup pekmezi öneren, "zayıfsın nasıl çalışıyorsun," diyen, filtre kahvesini içip telefonundan oyununu oynayan ya da bulmacasını çözen amcam var bir de.. Gözler yaşlı...

Başka....

Hah. Birlikte çalıştığım insanlar.

Uğurlu Hanım, en başından en sonuna kadar en uzun süre çalıştığım insanlardan biri. En sevdiğim aktivitelerden birini yaptık birkaç öğle molamızda birlikte. ÇORBACIYA GİTMEK. 

Uçak Bey, bana karşı hep tatlı. Normalde herkese karşı öyle bir insan olmadığı için.. Teşekkürler, gerçekten. Hediye kolyeyi saklayacağım.

Müzisyen... Başta birbirimize karşı nötrdük. Sonra bir minik gerginlik yaşadık. Sonra bir baktım, bismillah, arkadaş olmuşuz. Şimdi neredeyse her akşam Uçak Bey ve Müzisyenle oturuyoruz. Bazen boş yapıyoruz, bazen konuşmuyor, aptal aptal öfleyip püflüyoruz. "Niye bugün de buradayız lan biz" sorgulamasından sonra yerimizden kalmıyoruz yine de. İki gün önce beni çok güldüren sigara paketi canlandırması vardı mesela, dün Müzisyenin canı sıkkındı, gitar çaldı söyledi, gitar çaldı biz söyledik. Bok gibi sesimden eskiden utanırdım şimdi çığrınarak söylerim, çünkü neden olmasın? 

Müdürüm var bir de. Kime anlatsam şu cümleyi kuruyorum. "Allah evlatlarını kendisi gibi insanlarla karşılaştırsın." Neden? Çünkü sert bir yapıya sahip gibi görünse de adaletli ve dikkatli. Komik. Daha fazla çalışmak istememe neden olan bir insan.

İlk bahşişimi bırakan, değişik ve güzel bir ismi olan kibar çocuk. Seni de unutmayacağım, üniformanı da reyiz.

Bana ayrı ayrı çok tatlı olduğumu söyleyip iltifat eden tatlı çift. Sizler de aklımda kalın.

Beni çalıştığım yerden çalmaya çalışan iki güzel hanımefendi. Sizinle de çalışmak isterdim. Beni kendi çalıştığı kafeye transfer etmek isteyen Kıvırcık. Transfer edemedin belki ama beni bir arkadaş olarak kazandın be kardeşim. İkram ettiğin Frappe için ayrıca teşekkürler.

Yazacak daha bir sürü güzel şey bulurum aslında. Her gün moralimi yükselten bir sürü insan oldu. Yaşıma şaşırıp keyfimi yerine getirenler de, benim işimi kolaylaştırmak için çabalayanlar da, ışıltılı gülümsemeleriyle günümü aydınlatanlar da... Akşam fazladan içilen kahveler de oldu, bir sürü koşturmaca, yetişemeyiş de... Yapılan sahneler de, süpürülen bahçeler de... Öğrenilen yeni şeyler de oldu, yapılan hatalar da...

Söylediğim gibi... Kötü anılar şu an canımı yakıyorlar zaten. Gelecekte de muhtemeldir ki başka kötü şeyler yaşanacak. Ama bu anlattıklarım geçmişim olduğunda anıp, iki katına çıkarmak istemem yorgunluğumu. Güzel bir anı olarak kalacak bu insanların bazıları bugün hala hayatımda ama bundan iki gün, üç ay, bir yıl sonra olup olmayacaklarını hiç bilmiyorum. Bundan önce gitmiş olanların acısını çekmek benim kendime ettiğim bir eziyet. Kendime yaptığım bir saygısızlık. Ve kendi suçum. Giden insanların suçu değil. Çünkü sonsuza kadar kalacaklarını düşünen, bu garantiyi veren bendim. Onlar böyle bir şey söylemediler. Yine de kendime bir özgürlük tanıyorum. Onlar iki gün, üç ay ya da bir yıl sonra gidebilirler. Benden vazgeçebilirler. Ya da ben gidebilir, vazgeçebilirim. Fark etmez. Günümü güzelleştirdikleri için teşekkür etmeyi bildiğim sürece ve olabilecek olanları unutmadığım sürece anı yaşayacağım. 




3 yorum:

  1. Ne kadar samimi yazmışsınız. Pek çok güzel insan tanımışsınız. Kafede çalışmak zordur sanırım. Ben kendi kafem olsa çalışmak isterdim ama başkalarının yanında çalışıp anlaşamama ihtimalim büyük. Çoğu şey beni geriyor ve strese sokuyor. Kolaylıklar dilerim.

    YanıtlaSil
  2. Kötü anıları dile getirmeyi ben de sevmiyorum. Anlattıkça canım daha çok sıkılıyor sanki. Güzel anlara odaklanmak lazım. Yeni işin hayırlı olsun. Güzel insanlarla karşılaşmaya devam ederin inşallah :-)

    YanıtlaSil
  3. Selam uzun zamandır buralarda yoktum şimdi yeni bir blogla geri döndüm sizi de takipteyim. Rica etsem bloguma bi göz atıp takip eder misiniz ? :)

    YanıtlaSil